İş Kanunu anlamında bir ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olarak nitelendirilmesi halinde asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak sorumludur. İş Kanunundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işveren alt işveren işçisinin ödenmeyen ücretinden, fazla çalışma ücretlerinden sorumludur. Kendi işyerinde çalışırken ortaya çıkan iş kazasından kaynaklanan tazminattan alt işverenle birlikte sorumludur. Hatta 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu asıl işvereni alt işveren işçilerinin ödenmeyen prim borçlarından ve diğer sosyal sigorta yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumlu tutmuştur.
Bu düzenlemeler ile alt işverenin işçisinin işçilik alacaklarının tamamı güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Asıl işverenle alt işveren, alt işveren işçisine karşı birlikte sorumludur. Dolayısıyla, alt işveren işçisi dilediği şekilde, ister asıl işverenden ister alt işverenden alacaklarını talep edebilir. Ancak asıl işverenin sorumluluğu alt işverenin işçisinin o işyerinde çalıştığı süre ile sınırlıdır. Kanunun bu düzenlemesi emredici nitelik taşır. Asıl işverenle alt işverenin aralarındaki anlaşmaya asıl işverenin bu sorumluluğunu ortadan kaldırmaya yönelik koydukları hükümler geçersizdir.
Asıl işveren alt işveren işçisine alacaklarını ödedikten sonra alt işverene rücu edebilir. Kamu İhale Kanunu kapsamındaki alt işveren işçilerinin alacaklarını güvence altına alacak hükümler kabul edilmiştir.
Yeni düzenlemeler uyarınca alt işveren işçisinin kıdem tazminatı alt işverenlerin değişip değişmediğine bakılmaksızın aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış oldukları toplam süreler üzerinden hesaplanacaktır. Alt işveren işçileri farklı kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde çalıştırılmışsa kıdem tazminatı öder. Çalıştığı son kamu kurumu toplam hizmet süresi üzerinden kıdem tazminatını öder.
Asıl işveren, alt işveren işçisine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanununundan, alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur.
Muvazaalı Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi
Muvazaalı alt işverenlik ilişkilerinde, asıl işverenle alt işveren arasında bir alt işverenlik ilişkisi bulunmaz. Buna rağmen üçüncü kişilere karşı aralarında bir alt işverenlik ilişkisi varmış gibi görünürde bir sözleşme yapmaktadır. İşçiler asıl işveren tarafından işe alınıp asıl işverenin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırılmasına rağmen sosyal sigorta girişleri alt işveren üzerinden yapılmaktadır.
Uygulamada işçilerin bireysel ve toplu iş hukukundan kaynaklanan haklarını sınırlamaya yönelik çok sayıda muvazaalı alt işverenlik ilişkisine rastlanması, en tipik muvazaa hâllerinin yasayla düzenlenmesine yol açmıştır. Dışarıdan bakıldığında işçiler alt işverenin işçisi gibi görünse de fiilen asıl işverenin işçisi olarak çalışmaktadır.
Asıl işveren işçileri alt işveren tarafından işe alınarak daha düşük ücret ve çalışma koşulları altında çalıştırılmışsa veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işverenlik ilişkisi kurulmuşsa muvazaalı alt işverenlik ilişkisinden bahsedilir.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işverenlik ilişkisi kurulamaz. Tartışmalı olmakla beraber Kanunda sayılan bu haller mutlak bir yasak olarak anlaşılmamalıdır. Kanun koyucu aksi ispatlanabilir muvazaa karinesi getirmiştir. Bir başka deyişle, daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kimseye alt işveren olarak iş verilmesi. Akabinde bu kişinin bağımsız bir iş organizasyonu bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı bulunmadığı ispatlanabilir.
Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi rastlanacak muvazaalı haller Kanunda sayılanlarla sınırlı değildir. Bu haller dışında genel olarak asıl işverenle alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı bir işleme dayandığı iddia ve ispat edilebilir. Bu hallerde muvazaa karinesi bulunmayıp muvazaayı ispat yükü işçiye düşer. Uygulamada tarafların gerçek iradelerini, yani işçi temini (iş aracılığı) sözleşmelerini, asıl işveren alt işveren işçisi gibi göstererek, alt işveren işçisi gibi gösterdikleri işçileri daha düşük ücret ve çalışma koşullarında çalıştırma yoluna gittikleri görülmektedir. Yine göstermelik ihalelerle arka arkaya iş verilen alt işverenler değişmesine rağmen, işçiler hep aynı kalmakta, işyerinde çalışmaya devam etmektedir. Muvazaalı bir Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi işçi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi olarak işlem görür. Bu takdirde taraflar muvazaalı alt işverenlik ilişkisi ile ulaşmak istedikleri amacı elde edemeyecekler. Bu şekilde çalıştırılan işçiler başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi olarak kabul edilecektir.
Kaynak: Alt işverenlik Yönetmeliği